Eylül ayı başında, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Dolmabahçe Cumhurbaşkanlığı çalışma ofisinde gerçekleştirdiği toplantıda Yeni Ekonomi Programı’nı (YEP) açıkladı. Bakan Albayrak, “Tüm paydaşların bir araya gelerek hazırladığı YEP sunumunda, ekonomimizin güçlü ve zayıf yanlarını  biliyoruz” dedi. 2019 büyüme hedefi yüzde 5.5’tan yüzde 2.3’e çekildi. Aynı yıl için enflasyon hedefi ise yüzde 15.9,  2020 için ise yüzde 9.8 olarak güncellendi. 2019 yılı için kamuda 60 milyar TL tasarruf öngörülürken 16 milyar TL gelir artırımı elde edilecek. Böylece 76 milyar liralık kaynak yaratılacak. Bakan Albayrak, yeni programda vergilerde istisna ve muafiyetlerin gözden geçirileceğini belirtti ve bankalar için kapsamlı bir politika seti uygulanacağını duyurdu. Elbette iyi hedeflerin olduğu bu programın hayat geçirilmesi ve disiplinli bir şekilde uygulanarak, hedeflerin tutturulması çok mühim.


Bir taraftan dolar operasyonu etkisinde türbülansa giren ekonomimiz Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın rekor  seviyedeki faiz artışı kararı ile özellikle reel sektör için daha da sıkıntılı bir durum oluşturmaya başladı. Reel sektörden  özellikle perakendenin çok köklü bazı firmalarının ardı ardına açıkladıkları konkordato ilanları sektörde bir hayli moral bozdu. Perakende sektöründe zaten AVM’ler ile yaşadığı döviz ile kiralamaların ne olacağıyla alakalı son noktayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan koymuştu ve ardından tüm döviz ile yapılan kiralamaların TL’ye döneceğini net şekilde duyurup, kararı imzaladı. Lakin sektörde hala bilinmezler devam etmekte, TL’den sabitlenecek değerin karşılığı olan Dolar ya da Euro kurunun kaçtan hesaplanacağı noktasında hala birçok belirsizlik sözkonusu. Masada net bir mutabakata hala nasıl varılabileceği büyük soru işaretleri teşkil ediyor. Yaşadığımız malum, son süreçte işleri zaten bitme noktasına gelen esnafa; AVM yönetimleri tarafından bu AVM’leri yaparken yurtdışından döviz ile kredi kullandık, dolayısıyla istediğimiz kurdan TL’ye dönebileceğim dayatması hiç adilolmuyor.


Bütün sürecin sonuçlarının ne olacağının beraber yaşayıp göreceğiz. Reel sektörde bunlar yaşanırken, vatandaşın cephesinde ise elektrik, su ve temel gıda ihtiyaçlarına gelen yüksek orandaki zamlar ile vatandaşlarımızın alım gücü daha da azalmaya başladı. Tam bu noktada YEP’in içeriği ve uygulama hamleleri daha da önem kazanmaya başladı. Programda bahsedilen tasarruf ve büyüme hedeflerine ulaşılması için istihdamın artırılmasına yönelik tedbirlerin / teşviklerin daha da fazlalaşacağı görülmektedir. Yüksek faiz ile baskı altına alınan finansal sistem bazı özel bankaların firmalara verdiği kredi musluklarını hızlıca kısması; paranın ve vatandaşın emeklerinin hiç olması anlamına gelmektedir. Bu sebeple açıklanan YEP ve YEP’in uygulama takviminde ortaya konulacak olan kararlı irade bir nevi vatandaşın da emeklerinin boşa gitmemesinin garantörü olacaktır. Netice itibariyle YEP’in zamanlaması çok doğrudur, programda doğru sonuçlar elde edilmesi adına gerek kamu gerekse özel sektörün hassasiyeti çok önemlidir.

Test

Form Gönderimi

Tamam

© Ahmet Eler 2017 | Tüm Hakları Saklıdır.
Web Tasarım Teknobay.