Gezi’nin yarattığı krizin en temel sebebi nedir, biliyor musunuz?
“Asimetrik enformasyon” yani tarafların aynı (bilgi-enformasyon) seviyesinde olmaması.
“Asimetrik enformasyon” nedir, biraz daha açalım:
Bilenler vardır elbet.
Bu konuyu en iyi şekilde anlatmak için denizin beş metre dibinde parlayan metal parayı, dibe dalarak çıkartabileceğimi söylesem!
Ama bunu yapmadan önce sizinle iddiaya girsem.
“Çıkarabilirsin” ve “çıkaramazsın” diyenler olacaktır.
“Çıkarırsın” diyenler kazanır.
“Konu ile ne ilgisi var?” diyebilirsiniz.
Para Dergi’den Yaşar Erdinç’i okuyan vardır; incelemediği kriz kalmamıştır ve diyor ki “Bütün krizlerin en temelinde bu ‘asimetrik enformasyon’ sorunu vardır.”
Asimetrik enformasyonun, Gezi olaylarının “saldırgan” tavra nasıl sebep olduğunu kısaca irdeleyelim.
*
George Arthur Akerlof, 1970 yılında “Market for Lemons” başlıklı bir makale yazdı ve ekonomi dergilerine gönderdi. (17 Haziran 1940 doğumlu, ABD’li ekonomist. 2001 yılında Michael Spence ve Joseph E. Stiglitz ile birlikte Nobel Ekonomi Ödülü’ne aday gösterildi. Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de ekonomi profesörüdür.) Ama gönderdiği ilk üç dergi, makaleyi yayımlamadı.
Ancak Akerlof, söylediklerinden çok emindi. Çok önemli bir şey bulduğunu biliyordu. Yılmadı ve bu yazıyı “Quarterly Journal of Economics”e de gönderdi.
Makale sadece 13 sayfalıktı. Ekonomik bir ilişkide “taraflardan birinin diğeri hakkında yeterli bilgiye sahip olamaması” anlamına gelen durumu açıklıyordu.
Teoriye göre; “Bilgi Asimetrisi” tersine seçim, ahlaki tehlike ve temsilcilik sorunu gibi sorunlara neden olmaktadır. “The Market For ‘Lemons’ Quality,uncertainty and the market mechanism” adlı bu makale literatüre girmiştir. Çalışmada teori, ikinci el otomobil piyasası üzerinden örneklenerek açıklanmıştır. Buna göre piyasada iyi ve kötü otomobiller (limon) vardır. Alıcı, otomobillerin kalitesi hakkında bilgi sahibi olamadığı için ortalama kaliteye göre bir fiyat belirler. Bu durum kötü otomobil satıcılarının işine gelir ama iyi otomobil satıcıları fiyatı beğenmeyerek piyasadan çıkar. Sonuç olarak piyasada sadece kötü otomobiller kalır. Bu durum ortalama kaliteyi düşürdüğü gibi fiyat oluşumunu da etkiler.
*
Yıllar sonra nihayet Akerlof, asimetrik enformasyon çalışmaları nedeniyle 2001 yılında Michael Spence ve Joseph Stiglitz ile birlikte Nobel ödülünü aldı.
Şimdi, bu teoriyi hayatın her alanına uyarlayabilirsiniz.
Eğer bir idarede yöneten ve yönetilen arasında “gizlenen gerçekler” varsa, yani birinin bildiğini diğeri bilmiyorsa ve bu ortaya çıkarsa kriz olur. Eğer çok inandığınız, güvendiğiniz, sevdiğiniz ve uğruna hayatınızı bile tehlikeye atabileceğinizi düşündüğünüz birinin, sizin hakkınızda söylediği bazı sözler kulağınıza ulaşırsa, küsmez misiniz, aranızda kriz olmaz mı?
Örneğin Yunanistan, borçlarının toplam miktarını saklayınca ve sonra da bu ortaya çıkınca veya hükumet, kötü gidişatı halkından, basına baskı uygulayarak veya bir başka şekilde gizleyince ve bu ortaya çıkınca kriz kaçınılmaz olmuştur.
Sonuç olarak siyasi irade, “çapulcular” olarak adlandırdığı ve çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu, bilişim teknolojileri ile mizhı iyi kullanabilen halkın neler yapabileceğini bilmiyordu. Bu nedenle (bilgi-enformasyon) eksikliği yaşadı.
Öte yandan bu halk kesiminin “gidişattan” kaygılı olması asimetrik enformasyonu yarattı.
Böylece “orantısız zeka” ile “orantısız güç” Türkiye tarihinde ilk defa böylesine “tencereli-tavalı, gazlı-çarşılı olarak” karşı karşıya kalmış oldu diyorum, ne dersiniz?