JCPenney Markadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Ruby Anik, müşterilerin hayatına önem veren marka olmanın gerekliliğine işaret ederek, ''Sadece kıyafet, ayakkabı, mobilya satan mağaza olmamalıyız. Müşterilerin hayatına önem veren marka olmalıyız'' dedi.

 

Anik, Perakende Günleri kapsamında gerçekleştirilen ''Perakendede Marka Yönetimi'' konulu oturumda yaptığı konuşmada, JCPenney'in faaliyetleri ve değişim süreci hakkında bilgi verdi.

 

Müşterilerin hayatlarında gelecek yıllarda da yer tutmayı hedeflediklerini belirten Anik, büyükannelerin mağazası olarak bilinen JCPenney'e gençleri nasıl çektiklerini ve markayı nasıl yeniden konumlandırdıklarını anlattı.

 

JCPenney'in teknolojinin ön cephesinde yer aldığını ifade eden Anik, mağazanın, müşterilerin gözünde aşık olunan bir yer olmasını istediklerini kaydetti.

 

Anik, ''Sadece kıyafet, ayakkabı, mobilya satan mağaza olmamalıyız. Müşterilerin hayatına önem veren marka olmalıyız'' dedi.

 

JCPenney bünyesinde 155 bin çalışanları bulunduğunu, hepsinin müşterilerle bağ kurduğunu anlatan Anik, aynı zamanda çok kanallı bir sunumları olduğunu, ürünlerini pek çok kanaldan pazarladıklarını söyledi.

 

Mağazalarda doğru ürünü bulundurmanın önemine işaret eden Anik, doğru ürün olmadığı takdirde gençlerin mağazası olamayacaklarını, müşteri ile temas kuramayacaklarını kaydetti.

 

Teknolojinin kullanımının önem taşığını da ifade eden Anik, markalarının dönüşümünde teknolojiyi kullandıklarını dile getirdi.

 

Müşterileri tanımanın ve anlamının önemine değinen Anik, sadakat programlarıyla mağaza ziyaretlerini ve harcamaları artırmayı başardıklarını ifade etti.

 

Medyanın bütün taraflarını kullandıklarını, son dönemde özellikle dijital medyaya ağırlık verdiklerini anlatan Anik, güncel bir web siteleri bulunduğunu ve cep telefonu üzerinden reklama da önem verdiklerini, bu alanın kendileri için önemli bir cephe olacağını söyledi.

 

Facebook ve Twitter üzerinden de geri dönüşler aldıklarını belirten Anik, sosyal medyanın pazarlama faaliyetlerinde ağırlığının arttığını bildirdi.

 

Müşterileri tanıyan sistemler kurmak istediklerini de belirten Anik, eşlerine yanlış hediye seçen erkeklere özel uyguladıkları program sayesinde pırlanta satışlarını yüzde 10, mücevher satışlarını da yüzde 20 oranında artırmayı başardıklarını anlattı.

 

''ESKİ DONUNUZ BAHANE, YENİ T-BOX ŞAHANE...''

 

 

T-Box Satış Müdürü Ahmet Eler de ''Çılgın Marka, Çılgın Kampanyalar'' başlıklı sunumunda, T-Box'ın bugüne kadar gerçekleştirdiği kampanyalardan örnekler verdi.

 

T-Box'ın 42 ülkede tescilli 300'den fazla ürün çeşidi bulunduğunu belirten Eler, müşteriyle olan özel bir iletişim dilleri bulunduğunu, farklı iletişim dili kullanarak ezberleri bozmak istediklerini anlattı.

 

T-Box'ın ürünlerinin içinde kullandığı bozuk para uygulamasını hatırlatan Eler, ihracattaki paylarının artmasıyla 1 avro/cent ithal ederek uygulamayı ihraç ürünlerinde de başlattıklarını bildirdi.

 

Geçtiğimiz dönemlerde yaptıkları ''Eski Donunu Getir, Yenisini Götür'' kampanyasının da büyük ilgi gördüğünü belirten Eler, ''Kampanya döneminde gerçekten eski donlarını getirenler oldu. Akmerkez'de bir teyze iki torba dolusu donu ütülemiş, bize getirdi ve getirdiği adet don kadar 1 lira indirimi istedi. Kampanya yaparken kendi dilimizi kullanarak eğlendik. 'Eski donunuz bahane, yeni T-Box şahane' deyip yeni yüzümüzü müşterilerle buluşturmuş olduk'' dedi.

 

Bir başka kampanya kapsamında da üst kattan külot yağdırdıklarını anlatan Eler, gündemi yakalayıp satış ekibini heyecanlı tutarak farklı çalışmalar yaptıklarını söyledi. Ankara'daki bir mağazalarını ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton'ın ziyaret ettiğini ve 35 parça T-box aldığını belirten Eler, ABD Başkanı Barack Obama'yı da ''Hope Dedik Obama'' reklamlarıyla karşıladıklarını hatırlattı.

 

 ''YENİ ÜRÜN DEĞİL, YENİ İHTİYAÇ BİRİMİ GEREKLİ''

 

Migros Genel Müdür Yardımcısı Cem Rodoslu ise ''Geçmişten Geleceğe Dersler ve Öneriler'' konulu sunumunda, perakende sektöründe Türkiye'nin 10 yıl içinde pek çok formatla tanıştığını belirterek, tüketiciye yakın olan formatların kazandığını ve bundan sonraki dönemde de kazanacağını öngördüklerini anlattı.

 

Organik büyümenin yerini son dönemlerde inorganik büyümenin aldığını ifade eden Rodoslu, dünyada ve Türkiye'de konsolidasyonları beklemek gerektiğine dikkati çekti.

 

Hizmetler alanında self-servisin marifet olarak görüldüğünü, ancak bundan sonraki dönemde servisin önem kazanacağına işaret eden Rodoslu, operasyonel verimliliğin artacağını da söyledi.

 

Rafların artık yeni ürüne ihtiyacı olmadığını, sadeleştirme gerektiğini, yeni üründen ziyade yeni ihtiyaç birimine gerek duyulduğunu anlatan Rodoslu, tüketicinin ihtiyacı olanı sunmanın önem kazanacağını vurguladı.

 

Fiyatın da önümüzdeki dönemde bugünkü kadar önemli olmayacağını ifade eden Rodoslu, fiyatı ucuzlatmanın yanı sıra değer katan şeyler sunmak gerekeceğini dile getirdi.

 

Tüketicilerin perakende mağazalarında promosyon bombardımanıyla karşı karşıya olduğunu da hatırlatan Rodoslu, artık promosyonların sade fakat derin olması gerektiğini savundu.

 

Rodoslu, yeni dönemde tedarikçi ile alıcı arasında artık birlikte büyüme üzerine bir ilişki olacağını anlattı.

Test

Form Gönderimi

Tamam

© Ahmet Eler 2017 | Tüm Hakları Saklıdır.
Web Tasarım Teknobay.