Bu hafta Keşan Belediyesinin düzenlediği “2. Uluslararası Keşan Tarih Sempozyumu”, dikkatlerden kaçmamalıdır.Keşan Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonunda gerçekleştirilen Tarih Sempozyumu 7 Kasım 2014 Cuma günü başladı.
“Osmanlı Öncesi ve Sonrası Keşan” konulu bilgi şöleni sonrası sunulan bildiriler, kitap haline dönüştürülecek. Bölgenin tarihi dokusuna ilişkin Bulgar, Yunan ve yerli uzmanlar bildirilerini sundu. Hatırlanacağı gibi bu konuda 15-16 Mayıs 2003 tarihinde de bir sempozyum düzenlenmişti. Bu, ikinci bilgi şölenidir.
Julia Tzvetkova (Bulgaristan): Maisades toprakları, Doğu Rodop’ta Trakya Kültürü ve araştırma problemleri.
Peter Delev: (Bulgaristan) Bizye’deki 2 yazılı kaynak üzerindeki notlar.
Engin Beksaç: Keşan bölgesi kaya sunakları ve kült alanları.
Özkan Ertuğrul: Roma ve Bizans devrinde Keşan…
İsmail Kurtuluş: Keşan bölgesi kalelerinden Harala Kalesi.
Tanasis Kungulos: (Yunanistan) Trakya edebiyatında Keşan.
Maya Vassileva: (Bulgaristan) Trakya ve Anadolu hattında perspektif ve sanat.
Mustafa Hatipler: Osmanlı’da Keşan.
Theodoros Kurkides: (Yunanistan) Keşan bölgesi tıp ve doktorlar.
Stavros Köçekoğlu: (Yunanistan) Trakya yol haritalarında Keşan adı.
Melda Merve Engin: Osmanlı arşivinde Keşan…
Salih Gümülcineli: Nimet-i Keşan.
Hüseyin Özcan: Nea Kessani (Yeni Keşan).
Angela Giannakidou: (Yunanistan) Trakya folklorunda Keşan etnografyası.
Merve Kızanlık: Tarihte Çamlıca…
Coşkun Erkılıç: Enez arkeolojisi.
Bilnur Kurt: Tarihte Mecidiye.
(Görsel; Keşan Belediyesi, aşağıdaki görseller için gazeteciler.com‘a teşekkürler)
Böylece, yöre için birbirinden ilginç sunumlar kayda geçmiş oldu. Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nden arkeolog Bilnur Kurt, “Tarihte Mecidiye” konulu bildirisinde; bölgenin tarihi alanlarının tarımsal alana açılımlarını ve defineciler tarafından nasıl tahrip edildiğini, bölgenin tarihsel süreçte dini, siyasi ve askeri bir merkez olduğunu, kalelerin haberleşme aracı olarak kullanıldığını, Mecidiye Kalesi’nin, merkez olan Keşan Kalesi’ni görebildiğini anlattı. Kurt, Mecidiye’de bölge için önemli Rüstem Paşa Bektaşi Dergâhı’nın bulunduğunu da aktardı.
Her biri birbirinden ilginç ve ardı sıra gelen bildirilerden şunlar akılda kaldı:
Yunan şehirleri ve yerel kültürlerle ilgili çalışmaların hâlâ devam ettiği,
Bölgede Traklar ile ilgili el yapımı seramiklerin ön plana çıktığı.
Traklar etkileyici anıtlar bırakmazken, Frigyalılar bu konuda daha önde olduğu, daha etkileyici eserler bırakmış oldukları.
Yunanistan’daki küçük taş kesme anıtlar ve mezarlar ile yöre arasında benzerlikler olduğu.
Konuyla ilgili maalesef çok fazla araştırma yapılmamış olduğu.
Karşılaştırmalı olarak mezarlar arasında araştırma ve çalışma yapılabileceği.
Ve yine maalesef bazı mezarlar defineciler tarafından tahrip edilmeye devam edildiği.
Osmanlıların Keşan’a ilk gelişi 1359 yılındaki 1. fetihle olduğu.
Gazi Süleyman Paşa komutasındaki askerler önce Gelibolu’yu sonra da Keşan’ı fethettikleri.
Burayı, Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu birkaç yıl içerisinde geri aldığı.
1361 yılında Murat Hüdavendigar tarafından gerçekleştirilen 2. fetihle Keşan’ın yeniden alındığı.
Keşan, 1900’lü yıllardan sonra da Rus, Yunan ve Bulgar işgaline uğradığı…
Bölgeye Anadolu’dan iskânla Gacallar ve Yörükler yerleştirildiği.
Yörüklerin “Topkeşan Yörükleri” ismini aldıkları.
Osmanlı öncesi Keşan adının Russion olduğu.
Osmanlı kayıtlarına baktığımızda da Keşan ismi kayıtlarda “Der Kazai Keşan” olarak geçtiği.
Keşan 1600’lü yıllarda Osmanlı kayıtlarına girdiği…
O dönemlerde Keşan’da etnik ve kozmopolit bir yaşam olduğu.
Ortodoks mezhebi, Rum nüfusundan fazla olduğu…
1920’den itibaren gerçekleşen mübadele ile Keşan’a Müslüman nüfus yerleştirildiği.
Başbakanlıktaki Osmanlı arşivinde “Ayan Sistemi” olduğu ve bu sistem için Keşan’da da ayanlık seçimleri yapıldığı.
Arşivlerde Keşan için 1830’dan önceki resmi kayıtlara rastlanılmamış olduğu.
1831‘de yapılan nüfus sayımında 922 Müslüman ve 4.457 Hıristiyan olmak üzere Keşan nüfusunun 5.379 olduğu. (Bu nüfusa kadınlar ve çocukların dâhil olmadığını göz ardı etmemek lazım.)
Keşan’da o dönemde Hıristiyan nüfusun Müslüman nüfusa göre fazla olduğu.
*
Yani Keşan’a her sene “Noel Baba”nın boş yere gelmediği, gelir gelmez de bu kadar samimi bir şekilde bacadan girmesinin Merhum Mehmet Ali Birand’ın dikkatini neden bu kadar çektiğini de böylece anlamış olduk.
Yine yılbaşı geliyor; aman ha! …
* * *
Bu hafta dikkatleri çeken ikinci olgu;
Ahmet Eler ve KEYİAD (Keşanlı Yönetici ve İşadamları Derneğimiz) Ekonomi Danışmanı Prof.Dr. Murat Ferman, Tek Rumeli TV’de yayımlanan “Alternatifsiz Gündem” programındaki söyleşileri…
Hatırlanacağı gibi, Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi, Prof Dr Ferman, “Cari açığımızın yarısı, enerji ihtiyacımızı dışarıdan karşılamak zorunda olduğumuzdandır” diyordu. Program, 08. Kasım Cumartesi Tek Rumeli TV ekranlarından yayımlandı.
Politik Risk, analiz edilmesi çok zor bir durumdur.
Dolayısıyla teknik analizle görülemeyen riskler oluşur.
Bağımsızlığını yitiren medyayla “algılama riskini” doğru analiz edebilmek çok zor bir iştir.
Söyleşide Prof. Ferman, hükümetin son ekonomi planı için “Programın keşke tamamı açıklanabilseydi de biz de öngörüde bulunabilseydik.” diyerek, bölük pörçük değil, planın bütünü hemen açıklanmalıdır yoksa her sektörden farklı sesler yükselir, plan iki günde ne oldu, herkes bir tarafından tuttu, “Okul servisleri kalkacak mıya geldi.” yorumlarını yaptı.
“Güçlü ve Dengeli Büyüme için Yapısal Ekonomi Dönüşüm Programı” ile netice itibariyle yeni bir açılım yapılmak istendi. “Tumturaklı” bir başlık atıldı. Ancak bütün bunların yanında program “sürdürülebilir” olmalıdır. Öyle 6 aylık falan değil, daha uzun…
Prof. Ferman’ın uyarısı şudur; itibari (yani karşılığı olmayan) tartışmalar başladığı zaman planın bütünlüğü bozulur.