Yaklaşık 3 saat süren bilgi şölenimiz, 31.01.2015 Cumartesi akşam saat 21.00’den itibaren Tek Rumeli’de de yayımlandı.

 

 

Keşanlı Yönetici ve İşadamları Derneğimiz (KEYİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eler’in öncülüğünde hazırlanıp sunulan bilgi şölenine, Keşan Kaymakamı Bekir Dınkırcı, Hürriyet Gazetesi Ekonomi Yazarı Vahap Munyar, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Salim Çam, Keşan Ticaret ve Sanayi Odası, Keşan Ticaret Borsası ve İpsala Ticaret Borsası mensup ve yöneticileri ile Keşanlı Hemşerilerimiz katıldı.
Toplantının açış konuşmasında Keşan Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Yüksel Alioğlu, panele katılanlara “Hoş geldiniz” dedi. Keşan’a gelerek bilgi ve birikimlerini paylaşan iş adamlarına teşekkür etti.

 

 

Keşan Ticaret ve Sanayi Odası (KTSO), Keşan Ticaret Borsası ile İpsala Ticaret Borsasının da katkı ve katılımlarıyla düzenlenen, “Aile Şirketlerinde Değişim ve Süreklilik” konulu bu bilgi şöleninde Ahmet Eler’in KEYİAD adına kürsüye davet ettiği Hürriyet Gazetesi Ekonomi Yazarı Vahap Munyar; Keşan’daki sivil toplum kuruluşlarının, güzel organizasyonlar yaptığını belirtti.
Eler de Munyar’ın bölgenin çalışmalarını her zaman en güzel şekilde duyurduğunun altını çizerek, eşi Hayrabolulu olan Vahap Munyar’ı, Keşan’ın fahri hemşerisi ilan etme kararı aldığımızı söyledi.
Munyar’ın fahri hemşerilik belgesi, Keşan Kaymakamı Bekir Dınkırcı, KTSO Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Helvacıoğlu ve Ahmet Eler tarafından birlikte verildi.
*
KTSO konferans salonunda çekimleri yapılan ve konuşmacı olarak Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, Kütahya Seramik Porselen Turizm A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin, Esse Yönetim Kurulu Başkanı Semih Şeftali, TUREX Yönetim Kurulu Başkanı Ruşen Çetin’in katıldığı program.

Mustafa Helvacıoğlu’nun aile şirketlerinde, ekonomik ilişkiler ve yaşanan kaçınılmaz değişikliklere uyum sağlama konusunda avantajlı durumda olduğu, inovasyon, kurumsallaşma ve uzun dönemli iş sonuçları konusunda ise sınıfta kaldığı konusunda yaptığı konuşmayla başladı.

HELVACIOĞLU: “AİLE ŞİRKETLERİNİN EN BÜYÜK SORUNU, AYRILIK…”
Aile şirketleri performansının, aile şirketi olmayanlarla karşılaştırıldığında, Amerika’da yıllık % 6,65 daha iyi varlık getiri oranına sahip olduğunu dile getiren Helvacıoğlu şunları söyledi:
“Avrupa’da ise aile şirketleri diğer şirketlere göre % 8 ile % 16 arasında daha iyi performans gösteriyor. Bölgemizde de durum farklı değil, küçüklü büyüklü birçok aile şirketimiz ülke ve bölge ekonomisine değer katıyor. Tabi, aile şirketlerinin en büyük sorunu ‘Ayrılık’. Çoğu aile şirketinde kaçınılmaz bir son. Özellikle büyüyen şirketlerde ikinci ve üçüncü kuşakların devreye girmesiyle, kurucular arasındaki uyum son bulabiliyor. O gün geldiğinde çocuklar kendi yollarını çizmek ister ve ayrılık kapıya dayanır. Çoğu zaman bu şirketlerde ortaya çıkan aile içi uyuşmazlıklar, kardeşlerin kendilerine farklı yollar çizmesiyle son bulmakta…”

AİLE ŞİRKETLERİ GENÇLERLE BÜYÜYOR
Aile şirketlerinin genellikle bazı sorunlar yüzünden 1-2 nesil sonra dağılmak zorunda kaldığını ve bunun nedeninin ise kuşaklar arası görüş farklılıkları olduğuna kayıt düşen konuşmacılar, özetle şunları söyledi:
“Sorunu çok iyi okumak gerekiyor.”
Bizler, iş insanları olarak bu sorunun daha iyi analiz edilebilmesi için, geçmiş dönemlerde aile şirketlerimize yönelik çok sayıda profesyonel yardımlar aldık ve almaktayız. Aynı zamanda aile fertlerimiz olan ortaklarımızla birlikte aile şirketleri konusunda gerçekleştirilen akademik çalışmaları izliyoruz. Profesyonelleşip “yenidünya” ekonomisine ayak uymamız gerektiğini biliyoruz. Durumun daha net anlaşılması, şirketlerimizin ortaya çıkabilecek klasik sorunlara göğüs gerebilmeleri ve birlikte mücadele verebilmemiz için “anayasalarımızı” hazırladık.
Dikkat ettiğimiz en önemli sorunlardan biri; “40 yıllık ticari tecrübem var, ticareti ben daha iyi bilirim, param var, soyadım var” deyip, yeniliklerden uzak durursak küme düşeceğimizi çok iyi biliyoruz… Bu durumda arkadan gelen çocuklarımızın da iyi yetişmelerini istiyoruz. Yeni nesil günü daha iyi okuyor, zamana daha iyi ayak uyduruyor. Gençlere güvenmek, onlara cesaret vermek gerekiyor. Onlara işi teslim etmekten korkmuyoruz ama iyi yetişmeleri “olmazsa olmazlarımızdandır”. Çünkü iyi yetişmiş ve sorumluluk sahibi gençlere yetki verilmesi aile şirketlerini büyütüyor.
“Geriden gelen kuşak ile ister istemez çatışmalar oluyor.”
Dedeyle arada 50 yaş var, büyük babayla ise 75 yaş. Bu yaş farklılıklarından kaynaklanan fikir ayrılıkları zenginliğimiz olmalı ve ortak bir noktada şirket çıkarları için anlaşılmalı. Ancak o zaman şirket yönetimi başarıya ulaşır ve ancak o zaman topluma da faydalı olabiliriz, gençlerimize ve kadınlarımıza istihdam yaratabilir, işsizliğe çare olabiliriz. Aksi halde hep birlikte yok oluruz.
*

Tüm dünyada 4. kuşağa atlayan şirket oranı % 3. Demek ki yüzde 97’si batıyor.
İşletme yapısı içerisinde, yeni kuşak gelmeden ortak bir dil oluşturulmalı.
Dünyada aile şirketlerinin ancak; % 30’u ikinci nesil, % 14’ü üçüncü nesil ve sadece % 4‘ü dördüncü nesil sonrasında yaşamını sürdürmeyi başarabilmiştir.
Bölgemizde de görüyoruz ki, zaman içinde aile fertlerinin sayısının artması ve kuşaklar arasında farklı görüşlerin ortaya çıkması, ortak bir dilin oluşmasını zorlaştırmaktadır.
Bunu iyi analiz eden işletmelerimiz ise katlanarak büyümektedir.

AİLE ANAYASASI OLUŞTURULMASI ŞART
“Trakyalı bir araya gelemez” anlayışının yıkıldığını ve bu düşüncenin sadece ön yargıdan ibaret olduğunu ifade eden konuşmacılar, “Aslında Trakyalıların bir araya geldiğinde ne derece başarılı ve büyük işler yaptığını, gerçekleştirilen organizasyonlar ile görüldüğünü” ifade ettiler.
Ortaklıktan korkmayın!
Bölgemizde ortaklıktan korkmayan, “rekabirlik” içerisinde ticaretini geliştiren işletmelerimizin sayısı çoğaldı. Başarılı işlerin arkasında hep ortaklıklar ve rekabirlik vardır. Aile şirketlerindeki büyüklerin kaybetme korkusu, gençlerin ise şirketi büyütme hamleleri çelişkileri de beraberinde getiriyor. Kısacası; aile şirketlerinde duygusal bağlar da var.
Baba-oğul birbirini çok seviyor ama iş hayatında anlaşamayabiliyor. Bu sorunları çözmek için şirketin kurumsallaşması gerekiyor. Aile işletmeleri duygusallığı bırakıp, aile / iş ilişkilerini kurallara bağlamalı. Yani her büyük veya küçük işlemenin sürdürülebilir olması için “Aile Anayasası” oluşturması şart.
Bu kurallar uygulanırsa aile sorunları ile işletme sorunlarının birbirine karıştırılmadığı ortaya çıkacaktır.
Aksi takdirde aileler büyüdükçe, aile bireyleri arasında farklılıklar ortaya çıkacağından, gelecek kuşaklara hasta bir şirket kalır. Aile şirketi sorunlarının “kargaşa” yöntemi ile çözülemeyeceğinin bilinmesi gerekir.
Aile şirketlerinde “aile, ortaklık ve yönetim kavramları” birbirine girmişse, aile şirketlerinin başarısı azalıyor.
Yani şirket, hissedarlara değil, hissedarlar şirkete hizmet etmeli. Ortaklar egolarını şirketin üzerine çıkarmamalı.
Bu noktada izleyenlerin dikkati, konuşmacıların, aile şirketlerinin ne şekilde kurulacağı, sürdürülebileceği ve büyüyeceği konularında verdiği yaşanmış bilgiler üzerine yoğunlaştı.
* * *

Sonuç olarak aile şirketlerinde “Anayasa” kavramı üzerinde ısrarla duran konuşmacılar, aile şirketini yöneten kişinin, şirketin büyümesi için ailenin en büyük ferdi değil, en verimli kişisi olması lâzım geldiği ve şirketi onun yönetmesi gerektiği.

Şirketin büyümesi ve geleceği için aile fertlerinin gerektiğinde iyi bir şekilde ayrılması, şirketlerde mutlaka kurumsallaşmaya gidilmesi ve şirket yönetimlerine uzman destek alınması;

Konularında deneyimli isimlerin yaşadıkları örnekler, her şeyin ötesinde ilginçti gerçekten…

Test

Form Gönderimi

Tamam

© Ahmet Eler 2017 | Tüm Hakları Saklıdır.
Web Tasarım Teknobay.